Ivan Watson ve Gul Tuysuz 7 Haziran 2013
İstanbul,
Türkiye(CNN) – Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma
günü, İstanbul’un son kalan yeşil alanının alışveriş
merkezi haline getirilmesi planı üzerine Taksim Meydanı’nda
patlak veren protestolara hükümetinin yaptığı müdahaleyi
savundu.
Erdoğan,
bir Avrupa Birliği konferansında “demokratik talepler ile ilgili
bir problem yok” ve “çevreciliğe karşı değiliz” dedi.
“Bizim karşı çıktığımız; terör, vandalizm ve başkalarının
özgürlüğünün tehdit edilmesidir. Eğer buradaki protestolar
Avrupa ülkelerindeki olsaydı, “Daha sert bir şekilde müdahale
edileceğine eminim.” dedi.
Konuşma
özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması ile ilgili
ülkesine yüksek not verirken; Taksim Meydanı’nda yaşanan
olaylar hakkında yapılan “yanlış bilgilendirmelere” atıfta
bulundu.
“Toplumun
tüm kesimleriyle müzakereler yürüttük. Eğer bu konu hakkında
işbirliği yapacak birini arıyorsanız, gelin ve başbakan ile
konuşun – sizin başbakanınızla.” dedi. 1990’da İstanbul
Belediye Başkanı iken üniversitelerin ormanlık alanlara
yapılmasını engellemek için mücadele verdiğini söyledi.
Erdoğan’ın
açılış sözlerinde, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılma
sürecine işaret etti. Türkiye’nin müzakerelere sekiz yıl önce
başladığına ve hükümetin harekete yönlendirildiğine dikkat
çekti. “Türkiye kapıda bekletilecek bir ülke değildir.” dedi
ve ekledi: “Son üç yılda bir gelişme kaydetmedik. Türkiye’nin
önündeki engeller, Avrupa’ya Türkiye’den daha çok zarar
veriyor.”
AB’yi
gecikme için açıklama yapmamakla suçladı. “İnsanlar,
ilerlemenin neden bu kadar yavaş olduğunu öğrenmelidir.” dedi.
“Bu trajikomik durumun devamından hiç kimse kazanç
sağlayamayacak.”
Anketlere
göre Türk halkının yalnızca %30’unun ülkenin AB’ye kabul
edileceğine inandığını gösterdiğini örnek vererek
“Umutlarımız neredeyse tükendi.” dedi.
Erdoğan’ın
yorumları, dört günlük Kuzey Afrika ziyaretinden döndükten
saatler sonra, İstanbul Atatürk Havaalanı’nda tezahüratlar
eşliğinde bayrak sallayan binlerce kişi tarafından karşıladığında
geldi. Kendi resmiyle kaplanmış bir otobüsten ülkeyi sarsan
kargaşa hakkında şöyle konuştu: “Bu gösteriler, tüm
demokratik niteliğini kaybetti. Masum vatandaşlarım, kendilerini
bu gösterilerden kurtarmalıdır.” dedi.
Erdoğan;
protestocuları, kendisini sandıkta mağlup edemedikleri için
kanunlara karşı gelmekle suçladı. Buna rağmen, birkaç
uzlaştırıcı söz savurdu. Başbakan, geçtiğimiz hafta polisin
aşırı güç kullandığını kabul etti ve konu ile ilgili
soruşturmanın başlatılmasını emrettiğini söyledi.
Erdoğan
kalabalığa, “Bazıları %50’nin başbakanı olduğumu
söylüyor.” dedi. “Biz 76 milyonun hizmetkârıyız.” –
ülkenin toplam nüfusu.
Bir
gün öncesinde analistler, başbakanı, protestolar hakkındaki
meydan okuyan yorumlarından sonra menkul kıymetler borsasının
tasfiye edilmesinden sorumlu tuttu.
Borsa
düşüşü, İstanbul’daki nispeten bir günlük durgunluktan
sonra noktalandı – bir haftadır ilk defa gökyüzü, göz
yaşartıcı gaz bulutuyla kaplı değildi.
Göstericiler,
hükümeti otoritarizm ile suçlayarak Erdoğan’ın istifasını
istedi. Gösteriler, Erdoğan’dan hoşnut olmayan ve güvenlik
güçlerinin sert müdahalesine öfke duyan birbirinden tamamen
bağımsız grupları birleştirdi.
Sonuçlar,
Erdoğan’a ve kendisinin hüküm süren Adalet ve Kalkınma
Partisi’ne on yıllık iktidarlar süresince şimdiye dek yapılmış
en büyük meydan okumadır.
Perşembe
günü, Erdoğan Tunus’ta, Türkiye’de canlı yayınlanan bir
basın konferansı düzenledi; fakat anlaşılması güçtü:
Demeçleri, Türkçe’den Arapça’ya çevrildi; sonra Türkçe’ye
tekrar çevirildi.
Ancak,
Türkiye Başbakanlığı’nın hesabından atılan tweetlerde,
Erdoğan şöyle dedi: “İnsanların çevre ile ilgili duyarlılığı
suistimal ediliyor. Aşırı güç kullanımı ile ilgili üzüntümüzü
ifade etmiştik.” Bir başkası: “Kanunsuz usullerle hak iddia
etmek tolere edilemez.”
Dakikalar
sonra, Türk borsası – protestolar boyunca hâlihazırda düşmüştü
– yeni bir düşüş yaşadı. Borsa İstanbul 100 indeksi,
kayıpları telafi edemeden %7.5’e kadar düştü. İstanbul
Analitik’ten finans analisti Atilla Yeşilada, herhangi başka
önemli bir açıklama veya ekonomik rapor olmaksızın düşüşün
Erdoğan’ın konuşmasının sonucu olduğu açıktır, dedi. “Bu
inanılmaz bir düşüş. Zararların gidişatı, borsada şu an yeni
alıcıların olmayacağını gösteriyor. İnsanlar
kurtarabildikleri kadarıyla borsadan çıkmaya çalışıyor.”
Polisin
aşırı güç kullanımına dair hükümetten gelen özür,
muhalefet liderleri ve İstanbul’un merkezinde kamp kuran
protestocuların temsilcileri ile yapılan görüşmeler, Perşembe
günü ticari sermayede tansiyonları düşürmüş göründü.
Fakat,
1000 kilometre güneydeki Adana’da gerçekleşen gösteriler,
protestolar patlak verdiğinden beri raporlara geçen ilk polis
memuru ölümü ile sonuçlandı. Mustafa Sarı’nın Çarşamba
gecesi bir köprüden düştükten sonra kaldırıldığı hastanede
hayatını kaybettiğini Adana valisi CNN’e bildirdi.
Yarı
resmi Anadolu Haber Ajansı, Sarı’nın “bir grup illegal
göstericiye müdahelesi” sırasında olayın meydana geldiğini
bildirdi.
İki
protestocu gösetilerde öldürüldü. Birine İstanbul’da bir
araba çarptı; diğeri, kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından
sınır şehri Antakya’da başından vuruldu.
Türk
Tabipleri Birliği, 4,300’den fazla kişinin hafta boyunca
çatışmalarda yaralandığını söyledi.
Erdoğan
Pazartesi günü yola çıkmadan önce, göstericileri “marjinal
grup” üyesi olmakla suçlayarak, sosyal meydayı “toplum için
bir tehdit” olarak ilan ederek ve alkol tüketen herkese alkolik
diyerek saldırgan bir tavır sergilemişti.
Buna
karşın, başbakanın yokluğunda Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül ve Başbakan Vekili Bülent Arınç, seküler Türkleri kendi
yaşam tarzlarına saygı duyulacağına ikna etmenin yolu aradı.
Ancak,
protestocular, Perşembe ve Cuma günü İstanbul ve Ankara gibi
şehirlerin merkezlerine, hareketin başladığı yere, döndü.
Çarşamba
günü, göstericiler Ankara’da gün boyunca barışçıl bir
şekilde bir aradaydı. Polis, alacakaranlıkta biber gazı ve
tazyikli su ile kalabalığı dağıtmak için harekete geçmeden
önce mesafesini korudu. Bazı göstericiler öfkeyle polis
tanklarını tekmeleyerek tepki gösterdi.
Türkiye’deki
gösteriler, Gezi Parkı’nın – İstanbul’un merkezindeki son
yeşil alanın – buldozerle üzerinden geçilerek içinde alışveriş
merkezi bulunan 19. Yüzyıl Osmanlı Topçu Kışlası’nın
replikasının inşasını önlemek amacıyla küçük bir oturma
eylemi olarak başlamıştı.
Çelik
kuvvet, gösteriyi dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve biber
spreyleriyle parka girdi, protestocular barikatlar kurdu ve polise
gaz tüplerini fırlattı.
Uzmanlar;
gösterilerin Erdoğan’ın hükümeti tarafından ötekileştirilmiş
ve hüsrana uğratılmış Türkler için bir çıkış yolu haline
geldiğini söylüyor. Gözlemciler; zayıf ve bölünmüş muhalefet
partilerinin, yönetimdeki partiye ikna edici bir şekilde karşı
durmakta başarısız olduğunu söylüyor; ama Erdoğan’a verilen
geniş çaptaki desteğe de işaret ediyor. Hükümetinin yönetimi
boyunca, Türk ekonomisi büyüdü ve partisi, sandıkta tatminkar
başarılar kazandı.