Esas Makale:
http://www .bbc.co.uk /news/worl d-europe-2 2762391
Kamera
görüntüleri protestocular polisi engellemek için yolları
kazıyor, şeklinde bildiriyor Julie Peacock.
Türkiye’nin
en büyük işçi sendikalarından biri, birçok şehirde devam eden
hükümet karşıtı protestoları desteklemek için iki günlük
greve hazırlanıyor.
Sol
görüşlü KESK, yaklaşık 240,000 işçiyi temsil eden işçi
sendikası konfederasyonu, hükümeti devlet terörü yapmakla
suçladı.
Protestolar
ve polisle yaşanan çatışmalar Pazartesi gecesi devam etti.
Protestoculardan
ikinci ölüm, güneydeki şehirlerden Antakya’daki valilik
tarafından kabul edildi.
Valilikten
yapılan açıklamaya göre; Abdullah Cömert, 22, Cumhuriyet Halk
Partisi’nin gençlik kollarının üyelerinden biri, “kimliği
belirlenemeyen bir kişinin açtığı ateş sonucu ağır şekilde
yaralandı”. Hastanede hayatını kaybettiği sonradan açıklamaya
eklendi.
Öncesinde;
Türk Tabipleri Birliği, dur uyarılarını dikkate almayan ve bir
grup protestocuyu yarıp geçen bir aracın, İstanbul’un Ataşehir
ilçesinde 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş’a çarptığını
söyledi.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, Fas’a yaptığı ziyarette durumun
iyileşmekte olduğunu konusunda ısrarcı konuştu.
Salı
günü 12:00’dan itibaren sürecek olan grevin, devlet daireleriyle
birlikte okulları ve üniversiteleri de etkilemesi bekleniyor.
KESK
beyanında şöyle söyledi: “Tamamen barışçıl protestolara
karşı uygulanan devlet terörü, sivillerin can güvenliğini
tehdit eden bir biçimde devam ediyor.”
11
sendikayı temsil eden bu konfederasyon, hükümeti demokrasiyi
baltalamakla suçluyor.
Erdoğan,
Pazartesi günü, devam eden şiddet karşısında “Türk Baharı”
iddialarını reddederek küstah bir tavır sergiledi.
Bir
television oturumunda şöyle dedi: “Ana muhalefet partisi CHP,
birçok masum vatandaşı provoke etti. Bu olayları Türk Baharı
olarak haber yapanlar ve adlandıranlar Türkiye’yi bilmiyor.”
Fas’a
vardığıda, durumun yatışmakta olduğunu ısrarla dile getirdi.
Gazetecilere,
“Bu ziyaretten döndüğümde problemler çözülmüş olacak.”
dedi.
Buna
karşılık; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sağduyu çağrısında
bulunmakla birlikte protesto hakkını savunan, daha uzaşmacı bir
tondaydı.
“Eğer
ortada farklı görüşler, farklı durumlar, farklı bakış açıları
ve muhalefet varsa, bu farklılıkları dile getirmekten daha doğal
bir şey olamaz ,” Anadolu Ajansı’na bu şekilde konuştuğu
aktarıldı.
Artan
Çatışmalar
Polis
ve göstericiler arasında İstanbul ve başkent Ankara’da dördüncü
gecede devam eden çatışmalar Pazartesi günü daha fazlaydı.
Binlerce
gösterici İstanbul’un Taksim Meydanı’nda, eylemlerin
merkezinde, toplandı.
Birçok
protestocu, bayrakları, afişleri dalgalandırıp ıslık çalarken
“Tayyip, istifa!” diye bağırdı; biber gazının dumanı,
meydanın üzerinde görülebiliyordu.
Polis,
biber gazını Erdoğan’ın Beşiktaş’taki ofisinin etrafındaki
protestocuları dağıtmak için de kullandı.
Yüzlerce
göstericinin Salı günü erken saatlerde Ankara’da toplandığı;
burada daha fazla biber gazı ve tazyikli su ile karşılandığı
rapor edildi.
Yetkililer;
çoğunun serbest bırakılmasına ragmen, 67 kent ve büyük şehirde
gerçekleşen gösterilerde 1,700’den fazla kişinin tutuklandığını
açıkladı.
Borsada
Salı sabahı yapılan kısa süreli alım satımlar sayesinde
zararın bir kısmının telafi edilmesine rağmen, Türkiye’deki
hisse senedi endeksleri, karışıklıklar sebebiyle 10.47% oranında
düştü.
Türk
borçlarının maliyeti son iki aydaki en yüksek seviyeye yükseldi.
Washington’da
devam eden endişelerin göstergesi olarak, ABD Dışişleri Bakanı
John Kerry, polisin aşırı güç kullandığına işaret etti.
“Açıkçası
inanıyoruz ki; bu
olaylara dair tam kapsamlı bir soruşturma yürütülecek ve bu tür
olaylarda polis güçlerine tam itidal gösterilecek.” dedi.
Protestolar,
İstanbul Taksim Meydanı’nın yakınındaki Gezi Parkı ile ilgili
yeniden yapılandırma planları üzerine 28 Mayıs’ta başladı.
Kısa
sürede bir çok şehri yutarak ve politik talepleri kapsayarak
mantar gibi yayıldı.
Pazar
günü; batı sahil şehri İzmir, güneydeki Adana ve güneydoğudaki
Gaziantep’te de karışıklıkların olduğu rapor edildi.
Protestocular,
Türk hükümetini giderek artan bir biçimde otoriterleşmek ile
suçluyor.
Muhabirler;
Erdoğan’ın, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) muhafazakar
İslamcı değerlerini, ülkenin resmi olarak seküler yapısına
empoze etmeye çalışmasından ve kişisel özgürlüklerini ihlal
etmesinden korktuklarını söylüyor.
Muhalifler;
yakın zamanda yapılan alkol satışları ile ilgili kısıtlamaları
ve geçen sene yürürlüğe giren çocukların İslamcı okullara
daha erken yaşta girmesini sağlayan yasaları davalarının
dayanağı olarak görüyor.
Yüzlerce
darbe komplosu şüphesi üzerine yapılan bir soruşturma;
kendisini, geleneksel olarak ülkenin seküler yapısının
koruyucusu olarak düşünen orduyu zayıflatma çabası olarak
görülüyor.
Bunlara
rağmen; yandaşları, Erdoğan’ın büyük bir çoğunluk
tarafından seçildiğini işaret ediyor ve birçok Türk hala
arkasında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder