12 Haziran 2013 Çarşamba

"Erdogan Protestolara Yapilan Mudahaleyi Savunuyor" - CNN

Ivan Watson ve Gul Tuysuz                7 Haziran 2013

İstanbul, Türkiye(CNN) – Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma günü, İstanbul’un son kalan yeşil alanının alışveriş merkezi haline getirilmesi planı üzerine Taksim Meydanı’nda patlak veren protestolara hükümetinin yaptığı müdahaleyi savundu.
Erdoğan, bir Avrupa Birliği konferansında “demokratik talepler ile ilgili bir problem yok” ve “çevreciliğe karşı değiliz” dedi. “Bizim karşı çıktığımız; terör, vandalizm ve başkalarının özgürlüğünün tehdit edilmesidir. Eğer buradaki protestolar Avrupa ülkelerindeki olsaydı, “Daha sert bir şekilde müdahale edileceğine eminim.” dedi.
Konuşma özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması ile ilgili ülkesine yüksek not verirken; Taksim Meydanı’nda yaşanan olaylar hakkında yapılan “yanlış bilgilendirmelere” atıfta bulundu.

Toplumun tüm kesimleriyle müzakereler yürüttük. Eğer bu konu hakkında işbirliği yapacak birini arıyorsanız, gelin ve başbakan ile konuşun – sizin başbakanınızla.” dedi. 1990’da İstanbul Belediye Başkanı iken üniversitelerin ormanlık alanlara yapılmasını engellemek için mücadele verdiğini söyledi.

Erdoğan’ın açılış sözlerinde, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılma sürecine işaret etti. Türkiye’nin müzakerelere sekiz yıl önce başladığına ve hükümetin harekete yönlendirildiğine dikkat çekti. “Türkiye kapıda bekletilecek bir ülke değildir.” dedi ve ekledi: “Son üç yılda bir gelişme kaydetmedik. Türkiye’nin önündeki engeller, Avrupa’ya Türkiye’den daha çok zarar veriyor.”

AB’yi gecikme için açıklama yapmamakla suçladı. “İnsanlar, ilerlemenin neden bu kadar yavaş olduğunu öğrenmelidir.” dedi. “Bu trajikomik durumun devamından hiç kimse kazanç sağlayamayacak.”

Anketlere göre Türk halkının yalnızca %30’unun ülkenin AB’ye kabul edileceğine inandığını gösterdiğini örnek vererek “Umutlarımız neredeyse tükendi.” dedi.
Erdoğan’ın yorumları, dört günlük Kuzey Afrika ziyaretinden döndükten saatler sonra, İstanbul Atatürk Havaalanı’nda tezahüratlar eşliğinde bayrak sallayan binlerce kişi tarafından karşıladığında geldi. Kendi resmiyle kaplanmış bir otobüsten ülkeyi sarsan kargaşa hakkında şöyle konuştu: “Bu gösteriler, tüm demokratik niteliğini kaybetti. Masum vatandaşlarım, kendilerini bu gösterilerden kurtarmalıdır.” dedi.

Erdoğan; protestocuları, kendisini sandıkta mağlup edemedikleri için kanunlara karşı gelmekle suçladı. Buna rağmen, birkaç uzlaştırıcı söz savurdu. Başbakan, geçtiğimiz hafta polisin aşırı güç kullandığını kabul etti ve konu ile ilgili soruşturmanın başlatılmasını emrettiğini söyledi.

Erdoğan kalabalığa, “Bazıları %50’nin başbakanı olduğumu söylüyor.” dedi. “Biz 76 milyonun hizmetkârıyız.” – ülkenin toplam nüfusu.

Bir gün öncesinde analistler, başbakanı, protestolar hakkındaki meydan okuyan yorumlarından sonra menkul kıymetler borsasının tasfiye edilmesinden sorumlu tuttu.
Borsa düşüşü, İstanbul’daki nispeten bir günlük durgunluktan sonra noktalandı – bir haftadır ilk defa gökyüzü, göz yaşartıcı gaz bulutuyla kaplı değildi.

Göstericiler, hükümeti otoritarizm ile suçlayarak Erdoğan’ın istifasını istedi. Gösteriler, Erdoğan’dan hoşnut olmayan ve güvenlik güçlerinin sert müdahalesine öfke duyan birbirinden tamamen bağımsız grupları birleştirdi.

Sonuçlar, Erdoğan’a ve kendisinin hüküm süren Adalet ve Kalkınma Partisi’ne on yıllık iktidarlar süresince şimdiye dek yapılmış en büyük meydan okumadır.

Perşembe günü, Erdoğan Tunus’ta, Türkiye’de canlı yayınlanan bir basın konferansı düzenledi; fakat anlaşılması güçtü: Demeçleri, Türkçe’den Arapça’ya çevrildi; sonra Türkçe’ye tekrar çevirildi.

Ancak, Türkiye Başbakanlığı’nın hesabından atılan tweetlerde, Erdoğan şöyle dedi: “İnsanların çevre ile ilgili duyarlılığı suistimal ediliyor. Aşırı güç kullanımı ile ilgili üzüntümüzü ifade etmiştik.” Bir başkası: “Kanunsuz usullerle hak iddia etmek tolere edilemez.”

Dakikalar sonra, Türk borsası – protestolar boyunca hâlihazırda düşmüştü – yeni bir düşüş yaşadı. Borsa İstanbul 100 indeksi, kayıpları telafi edemeden %7.5’e kadar düştü. İstanbul Analitik’ten finans analisti Atilla Yeşilada, herhangi başka önemli bir açıklama veya ekonomik rapor olmaksızın düşüşün Erdoğan’ın konuşmasının sonucu olduğu açıktır, dedi. “Bu inanılmaz bir düşüş. Zararların gidişatı, borsada şu an yeni alıcıların olmayacağını gösteriyor. İnsanlar kurtarabildikleri kadarıyla borsadan çıkmaya çalışıyor.”
Polisin aşırı güç kullanımına dair hükümetten gelen özür, muhalefet liderleri ve İstanbul’un merkezinde kamp kuran protestocuların temsilcileri ile yapılan görüşmeler, Perşembe günü ticari sermayede tansiyonları düşürmüş göründü.

Fakat, 1000 kilometre güneydeki Adana’da gerçekleşen gösteriler, protestolar patlak verdiğinden beri raporlara geçen ilk polis memuru ölümü ile sonuçlandı. Mustafa Sarı’nın Çarşamba gecesi bir köprüden düştükten sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiğini Adana valisi CNN’e bildirdi.

Yarı resmi Anadolu Haber Ajansı, Sarı’nın “bir grup illegal göstericiye müdahelesi” sırasında olayın meydana geldiğini bildirdi.

İki protestocu gösetilerde öldürüldü. Birine İstanbul’da bir araba çarptı; diğeri, kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından sınır şehri Antakya’da başından vuruldu.

Türk Tabipleri Birliği, 4,300’den fazla kişinin hafta boyunca çatışmalarda yaralandığını söyledi.
Erdoğan Pazartesi günü yola çıkmadan önce, göstericileri “marjinal grup” üyesi olmakla suçlayarak, sosyal meydayı “toplum için bir tehdit” olarak ilan ederek ve alkol tüketen herkese alkolik diyerek saldırgan bir tavır sergilemişti.

Buna karşın, başbakanın yokluğunda Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Vekili Bülent Arınç, seküler Türkleri kendi yaşam tarzlarına saygı duyulacağına ikna etmenin yolu aradı.

Ancak, protestocular, Perşembe ve Cuma günü İstanbul ve Ankara gibi şehirlerin merkezlerine, hareketin başladığı yere, döndü.

Çarşamba günü, göstericiler Ankara’da gün boyunca barışçıl bir şekilde bir aradaydı. Polis, alacakaranlıkta biber gazı ve tazyikli su ile kalabalığı dağıtmak için harekete geçmeden önce mesafesini korudu. Bazı göstericiler öfkeyle polis tanklarını tekmeleyerek tepki gösterdi.

Türkiye’deki gösteriler, Gezi Parkı’nın – İstanbul’un merkezindeki son yeşil alanın – buldozerle üzerinden geçilerek içinde alışveriş merkezi bulunan 19. Yüzyıl Osmanlı Topçu Kışlası’nın replikasının inşasını önlemek amacıyla küçük bir oturma eylemi olarak başlamıştı.

Çelik kuvvet, gösteriyi dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve biber spreyleriyle parka girdi, protestocular barikatlar kurdu ve polise gaz tüplerini fırlattı.


Uzmanlar; gösterilerin Erdoğan’ın hükümeti tarafından ötekileştirilmiş ve hüsrana uğratılmış Türkler için bir çıkış yolu haline geldiğini söylüyor. Gözlemciler; zayıf ve bölünmüş muhalefet partilerinin, yönetimdeki partiye ikna edici bir şekilde karşı durmakta başarısız olduğunu söylüyor; ama Erdoğan’a verilen geniş çaptaki desteğe de işaret ediyor. Hükümetinin yönetimi boyunca, Türk ekonomisi büyüdü ve partisi, sandıkta tatminkar başarılar kazandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder